19 Haziran 2016 Pazar

ORTADA KALAN CENAZE

KABİR
http://www.sozcu.com.tr/2016/gundem/imam-komunist-cavusun-cenazesini-kildirmadi-1279647/

Kayseri’nin bir köyünde yaşanan hadisenin; “İmam, 'komünist' dedi namazını kıldırmadı!” şeklinde basına yansıması, yıllar önce dinlediğim yaşanmış bir hikayeyi hatırlattı;

Lozan’da, Türkiye ile Yunanistan arasında varılan sözleşmeyle; iki ülkenin, yurttaşlarını din esası üzerinden zorunlu göçe tabi tutması kararlaştırılmıştı. Bu hadiseye “mübadele”, zorunlu göçe tabi tutulan kişilere de “mübâdil” denilir..

İşte, o mübadele sırasında Trabzon’un Merkez İlçesinin uzak bir köyünde, kimsesiz yaşayan gariban bir Rum varmış..

Rumlar zorunlu göçe tabi tutulduğunda o, gitmek istemez.. Köydeki Türklerden yardım ister.. 

Komşuları bu isteği olumlu karşılar, onu ihbar etmezler ve adamcağız köyde yaşamaya devam eder.. 

Derken yıllar geçer, emr-i Hak vaki olur.. 

Devamını hadisenin kahramanından dinleyelim:

“... Yorgi vefat etti. İlgilenecek kimsesi yoktu. En yakın arkadaşı ve komşusu bendim. O zaman bir pikap arabam vardı. Doğruca köyün imamına varıp durumu bildirdim..”


"İmam Efendi; 'benim yapacağım bir şey yok, adam Hıristiyan, Trabzon’da kilise var, oraya götürmek lȃzım' deyip kesip attı.." 

“İster istemez bir tabut yaptırdım, cenazeyi tabuta koyup, pikabın kasasında, direk şehirdeki kiliseye götürdüm.."
"Papaz Efendiye durumu anlattım, cenazenin dışarıda pikabın kasasında olduğunu ve biran önce teslim etmek istediğimi söyledim..” 
"Papaz Efendi; 'Dur hele, önce kilise defterine bir bakalım, bizde kaydı var mı yok mu'..” 
"Gidip içeriden kalın, siyah meşin (deri) kapaklı bir defter getirdi.. Sırayla sayfaları bir bir çevirdi.. Defterde Yorgi adında birkaç kişi buldu ama kimisi yıllar önce ölmüşmüş kimisi de daha çok genç yaşta imiş.."
"Hülasa bizim yorgi kiliseye kayıtlı değilmiş.."

"Papaz, defteri kapatıp bana döndü; 'Dostum, kusura bakma, bu şahıs bizde kayıtlı değil, cenazeyi alamam' demez mi.."
"O an canımın ne kadar sıkıldığını anlatamam. Nakliyat işi ile günlük geçinen bir adamım; o gün hem işimden oldum, hem de cenaze başıma dert oldu.."

"Neyse, ne edeyim, ne yapayım diye düşünürken; aklıma şehrin Maşatlık mevkiindeki eski Ermeni mezarlığı geldi.." 
"Hemen bir kazma kürek alıp doğruca oraya sürdüm.."
"Alelacele bir mezar açtım, tabutu mezara indirirken; 'Ula Yorgi, sen ne biçim adamsın, camiye götürdüm Hoca kabul etmedi, kiliseye götürdüm Papaz kabul etmedi.. Hadi güle güle!' diye söylendim..”

Bu ibretli hikȃyeyi hatırlatan yukarıdaki habere dönersek; Kayseri’deki şahıs, köyde komünist lȃkaplı olmakla kalmamış, Hz Peygambere dil uzatacak kadar ileri gitmiş, İmam Efendi de haklı olarak cenazesini kıldırmayı reddetmiş.*

İlçe Müftüsü, herhalde siyasilerin etkisinde kalarak, İmamı korumayı değil, harcamayı tercih etmiş.. 
Bir defa İmam Efendi, adamın Müslüman olmadığını bile bile cenazesini kıldırmış olsaydı, yanlış yapar, manen mes'ul olurdu.. 
Camiler, Müslümanların ibadet için toplanma mekȃnıdır, inkȃrcıların aklanma alanı değil..

Hiç yorum yok: