6 Aralık 2006 Çarşamba

GÜZEL SÖZLER

© Sadi-i Şirazi, Şule Yayınları. İstanbul.
**********************************************************
Ayakkabılarım olmadığı için üzülürdüm, ta ki sokakta ayakları olmayan adamı görene kadar. (Balzac)
***********************************************
SADİ-İ ŞİRAZİ'NİN "GÜLİSTAN"©  ADLI ESERİNDEN ALINTI: 

Bir gece geçen günlerimi düşünüyor, telef ettiğim ömrüme üzülüyor ve gönül sarayının taşını gözyaşı elmasıyla delerken halime uygun olarak şu beyitleri söylüyordum:

Her an eksiliyor ömrümden bir nefes;
bakıyorum da,
fazla bir şey yok
geriye kalan.
Elli sene geçmiş ömründen;
uykudasın hala.

Keşke bilsen şu beş günün kıymetini!
Hiçbir şey yapmayıp, ahiret yolculuğuna çıkan kişiye yazık!

Göç kösü çaldığı halde o yapmamıştır yol hazırlığını henüz.
Yolculuk günü sabahının tatlı uykusu
eder yolcuyu yolundan.

Bu dünyada yeni bir bina yapan,
giderken bırakır konağını başkasına.
Sonra gelen de kapıldı aynı hevese.
Oysa bitiremez kimse bu binayı.


Dost sayma kalıcı olmayan yari.
Dost olmaya gelmez bu vefasız yar. 

Mademki ölecek hem iyi, hem kötü,
ne mutlu iyilik yapana!
Ahiret hayatının azığını gönder mezarına.
Sen gittikten sonra
kimse göndermez bir şey sana.
haydi
şimdiden gönder.

Ömür Temmuz güneşindeki kara benzer.
Eriye eriye
az bir şey kaldı geriye.
Oysa efendi hala gaflet içinde.
Elin boş gitmişsin pazara;
eminim;
dolu getirmeyeceksin çıkınını.
Ekinini olgunlaşmadan yiyen
kuru başak toplar harman vakti.


Bu mana üzerinde düşündükten sonra köşeme çekilip oturmayı, eş dostla görüşmeyi terk etmeyi, defterimdeki saçma sapan sözleri silmeyi ve artık abuk sabuk konuşmamayı uygun gördüm.

Diline hakim olup bir köşeye oturan
İyidir diline hakim olamayandan.


Dostlarımdan biri kecavenin bir tarafında, ben öbür tarafında oturup yolculuk etmiş, üstelik aynı odayı paylaşmıştık. Her zamanki adeti gibi içeri girerken şaka yapmaya başladı. Hiç cevap vermedim. Başımı kaldırmayınca kırgın kırgın bana baktı:

“Kardeşim; şimdi konuşma olanağın varken rahat rahat söyle.
Çünkü yarın geldi mi ecel ulağı, ister istemez susacaksın.”
dedi.

...................................

Ey akıl sahibi;
Bilirmisin
ağızdaki dil nedir?

Hüner sahibinin hazine kapısının anahtarı.

Olunca kapın kapalı
nasıl bilinir
mücevherci mi
tuhafiyeci mi?


Akıl sahipleri edep sayarlar susmayı.
ama konuşmaya çalış gerektiğinde.


Zarar verir iki şey akla:
Konuşulacak zamanda susmak;
Susulacak zamanda konuşmak.

***********************************