9 Haziran 2022 Perşembe

Mustafa Kemal hafız idi iddiası

 7 Haziran 2013, Pazartesi

Geçtiğimiz aylar içinde, bazı basın yayın organlarında, Mustafa Kemal’in hafız olduğuna dair bir iddia ortaya atıldı. İşin garip tarafı, hiçbir somut delil olmadan ortaya atılan bu kuru iddianın kaynağının; eskiden Kemalistler tarafından Atatürk düşmanı olmakla suçlanan Millî Görüş çizgisinde yer alan; şimdilerde siyaset -ticaret ve tarikat işlerini birlikte sürdürme becerisini gösteren ve sıradan Kemalistlerden daha hararetli bir şekilde M. Kemal’e övgüler düzen bir zat olmasıydı.¹

Söz konusu iddianın doğruluk derecesini araştırmak için Mustafa Kemal’in çocukluk dönemi eğitim hayatına bakmak gerekir. 

Mustafa Kemal’i en iyi tanıyan kişilerin başında kuşkusuz Falih Rıfkı Atay gelmektedir. Atay, Kurtuluş Savaşı sırasında bir gazeteci olarak İzmir’de tanıştığı M. Kemal’in, 1923’den 1938 yılında ölümüne kadar, milletvekili olarak kesintisiz on beş yıl süre ile yakınında bulunmuştur. 

Milletvekilliği yanında gazetecilik mesleğini de sürdürmüş, köşe yazılarında devrimleri savunmuş; yeni alfabenin kabulü ve uygulanmasında Dil Encümeni üyesi olarak görev almış; M. Kemal’in en yakın bir dostu ve sırdaşıdır. Bu itibarla, onun M. Kemal hakkında yazdıklarına, en azından M. Kemal’in sevenlerince itiraz edilmemesi gerekir. 

Atay, M. Kemal’le ilgili anılarını ve ondan duyduklarını birkaç kitapta toplamıştır. Bu kitaplardan en önemlisi Çankaya adını taşımaktadır. F. R. Atay, 1952 yılında Dünya gazetesinde yayımladığı Atatürk devri üzerine hatıralarını, 1968 yılında Çankaya adı altında kitaplaştırmıştır. 

Çankaya kitabında M. Kemal’in çocukluk dönemindeki eğitimi ile ilgili olarak; 

“Ali Rıza Efendi sağ iken bu orta halli ailenin başlıca kaygısı çocuklarını okutup yetiştirebilmekti. Mustafa yedi yaşına basınca ana baba arasında anlaşmazlık çıktı. Zübeyde Molla’ya göre oğlu ilahilerle Kasımpaşa semtine (Selanik şehrinde) yakın medrese ilkokuluna, babasına göre yeni usul eğitim yapan Şemsi Efendi okuluna gitmeli idi. 

Atatürk der ki:
− Nihayet babam bir kurnazlıkla işin içinden çıktı. Önce ilâhi ve alayla mahalle mektebine başladım. Biraz sonra Şemsi Efendi okuluna yazıldım…” ²


Bu mahalle mektebi meselesi, Amerika’da yüzyılı aşkın bir süreden beri yayımlanmakta olan “FORWARD” adlı yayın organının 28 Ocak 1994 tarihli nüshasında, yazar Hillel Halkin tarafında kaleme alınan bir makalede; 

“The Israeli Entsiklopediya Ha İvrit”  adlı ansiklopedi kaynak gösterilerek; -ansiklopedinin “Ataturk’s education = Atatürk’ün eğitimi” bölümünde-  şu şekilde anlatılmaktadır:
“My father was a man of liberal views, rather hostile to religion, and a partisan of Western ideas. He would have preferred to see me go to a lay school, which did not found its teaching on the Koran but on modern science. 
 “In this battle of consciences, my father managed to gain the victory after a small maneuver; he pretended to give in to my mother’s wishes, and arranged that I should enter the [Islamic] school of Fatma Molla Kadin with the traditional ceremony.
   “Six months later, more or less, my father quietly withdrew me from the school and took me to that of old Shemsi Effendi who directed a free preparatory school according to European methods. My mother made no objection, since her  desires had been complied with and her conventions respected. It was the ceremony above all which had satisfied her.” ³

Türkçe karşılığı:
 “Babam liberal görüşlü bir adamdı, dine oldukça karşıydı ve Batılı fikirlerin taraftarı idi. Öğretiminde Kur’ân bulunmayan, fakat modern bilimler üzerine eğitim olan yatılı bir okula gittiğimi görmeyi tercih ederdi.” 
“Bu anlaşmazlıkta, babam küçük bir manevradan sonra başarı kazandı; annemin isteklerine uygun gibi davrandı ve benim geleneksel törenle (İslâmî) Fatma Molla Kadın okuluna girmemi sağladı…
“Altı ay sonra, az ya da çok, babam beni sessizce bu okuldan geri aldı ve Avrupaî metotlara göre ücretsiz bir ilkokul olan Şemsi Efendi okuluna götürdü. Annem, isteklerine uyulduğu ve âdetlerine saygı gösterildiği için buna karşı çıkmadı. Daha önce yapılan tören onu tatmin etmişti.”

Bu iki kaynakta, Mustafa Kemal’in çocukluk çağındaki eğitimi ile ilgili hususlar örtüşmektedir. Görüldüğü gibi, hafızlık eğitimi aldığı iddiası tamamen gerçek dışıdır. 
Peki, bu durumda hafızlık yakıştırması nereden çıkmış olabilir, diye baktığımızda; bazı kaynaklarda, annesinin isteği ile verildiği mahalle mektebinin “Hafız Mehmet Efendi” adını taşıdığını görüyoruz. Her halde iddia sahibi, mektebin adından hareketle böyle bir iddiada bulunmuş olmalı; ya da mahalle mekteplerinde hafızlık eğitimin mümkün olduğunu düşünerek..

Gerçekte ise, Osmanlıda Mekteb-i Sıbyan da denilen mahalle mektepleri; okuma-yazma, bazı dinî bilgiler ve basit hesap işlemlerinin verildiği ilkokullardır. Gerçi bu okullarda, yetenekli çocuklara anne babalarının isteği üzerine hafızlık da öğretilirdi. 

Bu durumda, öğrenciden üç yılda Kur’ân-ı Kerîm’i ezberlemesi istenirdi. 4
Fakat yukarıda açıklandığı üzere; M. Kemal’in, mahalle mektebine devam ettiği süre altı ay civarındadır. 

Bu sürenin, okumaya yeni başlayan bir çocuğun değil hafızlığı, Kur’ân’ı bir kez hatim etmesi için dahi yeterli olmadığı açıktır. 

Diğer taraftan, M. Kemal’le ilgili yazılan sayısız kitaplardan hiçbirinde hafız olduğuna dair ne bir bilgi ve ne de bir işaret vardır. Böyle bir eğitim almış olsaydı, en başta kendisinin bunu gizlemesi için bir sebep yoktu.

İddia sahiplerine söylenecek söz: Bilim haysiyeti, böyle bir iddiayı ortaya atarken geçerli delillerini de göstermeyi iktiza eder.

Dipnotlar:
1. http://www.anadoluhaberim.com/haber_detay.asp?haberID=5537
2. Falih Rıfkı ATAY,- ÇANKAYA s. 20, - Pozitif Yayınları)
3. By Hillel Halkin, When Kemal Ataturk Recited Shema Yisrael, January 28, 1994  From FORWARD, a Jewish newspaper published in New York   http://forward.com/
4. Prof. Yahya AKYÜZ, Türk Eğitim Tarihi, Pegem A.Yayıncılık.

Hiç yorum yok: